Rasim Palas
Osmanlı’nın en çalkantılı savaş dolu yıllarını ve Yunan istilasını çeşitli sorunlarla geride bıraktıktan sonra, Cumhuriyet’le birlikte, 2. eşi Pakize Hanım’ın da katkılarıyla Rasim Palas Oteli’ni klasik mobilya ve yemek takımlarıyla donatıp arka tarafına bazı eklentiler yaptırarak, devrinin en lüks otellerinden biri durumuna getirdi.
İzmir Suikastından sonra, şehirde kalarak davaya bakan İstiklal Mahkemesini etkilermiş gibi görünmek istemeyen Ulu Önder Atatürk’ün, 30 Haziran – 8 Temmuz 1926 tarihleri arasında Çeşme-Ilıca’da sekiz gün kaldığı bilinen bir gerçektir. İkametine ayrılan Madam Kraemer’in evinde yatma amacıyla bulunduğu zamanların dışında Gazi, günlerinin çoğunu Rasim Palas Oteli’nde geçirdi. Konuklarını rahat kabul edebilmesi için üst kattaki balkonlu oda, Cumhurbaşkanı için yeniden düzenlendi. O yıllarda İzmir ekonomisine egemen olan Levanten tüccarların ekonomik sorunlarını ve yöre ileri gelenlerinin yapılmakta olan devrimlere tepkilerini hep bu odada dinledi. Akşamları onuruna verilen danslı yemeklere katıldı. Ulu Önder’in Çeşme-Ilıca’da geçirdiği günler, otelin 2. kuşak sahiplerinden Yazar Mehmet Culum tarafından, görgü tanıkları dinlenerek kayıt altına alınıp topluma kazandırıldı.